yoktan çok telaşı
kanatlarından ertelenen her uçuş öfkeli.
hayatına çok gördüğün deri yamalarından sızıyor,
sataşıyor “boyayalım mı abi” diyerek kızıl-siyah saçlarına
dolanıyor tanrının ellerine
koparmaya çalıştıkça
uzadıkça kafanın görkemli örtüsü
uzuyor.
saatleri ters takıp, kandığın
yıldırım yüküyle sardığın elektrik direklerine sarmaşıyor,
metrekareye üç üşümüş insanın üşüştüğü bu kentte
başarıyor yine de yalnız ısınmayı ürkek bedenin.
bak boynunda kararsız pıhtılarıyla gezen kırmızı
merhamet dileniyor, yüzünü mendili bilip
avuç açıyor
senin adına potlar kırıyor
kazasız belasız yolculukları sömüreceğine
yeni garajda “zenginliğinizi artırsın” diyor,
ülserine vefa sunuyor,
aç kalıyor.
saklanmalı artık,
çık o bela kapıların ardından.
elma dersem nükleer, armut dersem kimyasal
yaşlanmış oyunlarına tehlike sosu.
gözlerinden daha kör lenslerin
yapmacık hüzünlere bulaşıyor
çarpanlarına ayrılalı, yıllar oluyor.
asal öleceksin,
bir sonrası yok yıkılmışlığının,
hâlâ korkuyor musun?
- Dirik, Özge: "Özge Dirik Arşivi: Şiirler", Kuzey Yıldızı Edebiyat Dergisi, Yayım Tarihi: 11.04.2014, https://kuzeyyildizi.com/pdf.