ikincil ruhla pisuar buluşmaları-12

Evlilik iki kişi arasında yaşanabilecek en çoğulcu kavram. Cehennet gibi bir yer yaratıyorsunuz. Tüm duygular iki ile çarpılıyor. Yanılıyorsunuz. Yanlışlarınıza katlanabilecek kadar kendinizle barışıksanız –ne demekse– tonton nineler ve dedeler oluveriyorsunuz. Ayaklı analiz tavırları takınmak istemem ama artık tüm yaşanılanların parasal bir boyutu var tabii. Yani kabotaj hakkına sahipseniz ve o sularda yalnızca yüzüyorsanız doyum denilen illetten nasibinizi alamıyorsunuz.

Bir cisim yerini değiştirdiği sıvı hacminin ağırlığı kadar ağırlığından kaybeder. O yüzden yeni boşanmış arkadaşlarımla içmek çok hoşuma gidiyor. Arşimet bir gün tuvalete girip tartılır ve işer ve tekrar tartılır ve Arşimet oluverir birden belinden ve dizinden lastikli o iğrenç donuyla dışarıya fırlayınca. Evliliğin sonu da böyle. Yıllar boyu içinize akıtılan zehri bir işeseniz çok tatlı bir adam oluveriyorsunuz.

Her evde bond çantasında duran ve altın kaplama olduğu ısrarla iddia edilen çatal-bıçak takımları da ilk çeyiz parçası olmakla birlikte evliliklerin özeti olarak nitelenebilir. Kriz anında çanta açılır ve çatal-bıçak ile her şey parçalanır, paylaşılır, yalanır ve yutulur. Ayrılık bu; en az kim alacaksa en çok o gidecektir.