ikincil

Ağlıyorduk.
Kendi elleriyle dolduruyordu tanrı, kadehlerimizi.

Karanlıktı gece.
Saadeti bulan göbeğe kalkıyordu karabacaklı dansözün ritminde.

Birden fırladı ortaya bir adam; İskoç’tu adı.
“beyler” dedi
“bugün yeni biri var aramızda
dün uyutulmuş, çiçeği koynunda bir fahişe”

Tüm utangaçlığıyla süslüyordu batağı kadın. Darbukayla beraber anasının parmaklarını döktü saçından bir bir.

Bu kadını buralara kadar sürüklemek zordu tabii, katil eller cebe girdi; her erkek parası kadar okşadı dünyasını.

Zamana direnen şarkılara yetmiyordu sesi. Gözyaşlarıyla söylüyordu şarkıları, o zamana kadar inanmamıştım striptizin bir adamı uyarabileceğine.

Her gece aynı batağa takılmaya başladık arkadaşlarla. Kaçırılacak fırsat değildi elbet, bir hüznü bu kadar ucuza sahiplenmek.

Zamanla yakalamaya başladım kadının gözlerini. Her seferinde acım biraz daha diniyor, kafam sığmamaya başlıyordu batağa.

Kombine hüznü keşfetmişken bu kentte, bir gün geriye düşürerek boynunu, doyurmamı istedi iki göğsünün arasındaki kumbarayı. Kira, bozukluk, su, ne bulursam ödedim öfkemi.

Çıkarken darbukacının kucağında oturuyordu. Dudaklarının ucundaki sigara ateşine takıldım, göremeden gözlerini.

Bir daha da gitmedik oraya.
Nasıl gidelim?
bize bakan biz oluyordu zamanla...