masalınız var

ardından baktığımda
kötü karanlık gülüyordu.
sana kimse söyleyemedi
sevdayı, gidenlere harcamak
bir “ben” klasiği.

imana, kitaba dokunulmadan
soyulup, başucuna konulan
esrarla geri kazanılmış
bir fahişe gibi
ağlıyordu an.

ben trenlerin makaslandığı yerlerde
yanlış raylara yatmış bir intihar budalası
çocukların kahkahalarıyla açtım
yaşlanmış gözlerimi

çok açtım
bir şarap kılığında gelmiştim masanıza
ilk yudumunda reddettiğiniz bedenim
garsonların eğlencesi oldu
ilerleyen saatlerinde gecenin.

tekrar acıkan tekrar ağladı dünyaya.
oysa bana okunan masallarda
ağlamak mutlu sona yaklaşmadan verilen
bir çocukluk molasıydı.

el ele verip, adamakıllı tutuşursak
hemen alarmlar saracak dünyamızı
şimdi bırakın da
bağlayayım ayakkabılarınızı...