Ağıt
Toprak kokusu yapıştı ellerime.
Elleri kurak dostlarıma,
çiçekler topladım geceyarıları.
Gıpta zamanlardan çaldığım sırları,
unutunca hayatımın kürekte mahkûmluğu,
siyaha sabretmekten sıkılıp,
ölsem dedim, hiç olmazsa deniz dinlenir.
Seçemeyince, ya ipekböceği ya da örümcek rütbesini,
bıraktım hayatımın astlarına her şeyimin üstünü.
Gün olur döner diye çocukluğum,
komşu toprakların tanrılarına da yakardım,
ben bunu bir Hitit prensinden öğrendim.
Toprak kokusu yapıştı ellerime.
Elleri nadas dostlarıma,
çiçekler topladım geceyarıları.
Ben aşkın sarmaşık olduğunu düşünürken geceyarıları,
kesesiz kangurular sürdü sefalarımı,
ben aşkın sarmasarışık olduğunu düşünüyordum hâlâ.
Darbedar vücutlarda kötü komutandı boş ceplerim.
Kum saatindeki bir kumun öyküsü
hınzır depremlerle mutlu sonlanınca,
yılan olduğunu anladım;
en candan sarılan hayvanın.
Toprak kokusu yapıştı ellerime.
Elleri kurak dostlarıma,
çiçekler topladım geceyarıları.
Dibine ışık verdiğinde mum,
sonu olacaktı bu onun.
Ve düştü şiirin sonu yazarın aklına,
alfabenin sıfır’ı bulunacaksa,
İstanbul’da bulunacaktı.
Benim bir ada kızım vardı hayata dair,
bir de motoru bozuk kayığım.
Küreklere kalırdı,
küreklere kalırdı sevdam, geceyarıları.
2001-ocak
- Dirik, Özge: "Özge Dirik Arşivi: Şiirler", Kuzey Yıldızı Edebiyat Dergisi, Yayım Tarihi: 11.04.2014, https://kuzeyyildizi.com/pdf.